logo
7/24 WhatsApp'tan Konum At Gelelim;
05438114878
Mail Üzerinde Bilği İçin;
denizlikanalizasyon@gmail.com

Denizli İlimiz

DenizliTürkiye'nin bir ili ve en büyük on beşinci kent merkezidir. (Denizli merkez nüfusu 657.802 kişi) 2019 itibarıyla 1.037.208 kişilik il nüfusuna sahiptir.[4] Tekstil ürünleri ve yöreye has Denizli horozu ile meşhurdur. Anadolu Yarımadası'nın güneybatı, Ege Bölgesi'nin güneydoğusunda yer almaktadır. Ege ve Akdeniz Bölgeleri arasında bir geçit durumundadır. Denizli ilinin her iki bölge üzerinde de toprakları vardır. Denizli ili 28° 38' - 30° 05' doğu meridyenleri (doğu uç noktası; Çivril ilçesi Gümüşsu - Gökgöl Köyü, Dinar sınırında Efekli Tepe, batı uç AydınManisa; güneyde Muğla; kuzeyde Uşak illeri ile komşudur.) Yüzölçümü 12.134 km²,[3] denizden yüksekliği ise 219 m'dir.

Bir sanayi, ihracat ve ticaret merkezi olan Denizli, aynı zamanda altmış beş bine yaklaşan üniversite öğrencisine ev sahipliği yapmaktadır. Bir yılda milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlayan il, bir turizm kenti olmasının yanı sıra düzenlenen yerel, ulusal ve uluslararası etkinliklerle (bkz. festivaller) eğitim, kongre, kültür ve sanat merkezi özelliğindedir. GEKA (Güney Ege Kalkınma Ajansı) merkezi Denizli'dedir.[5]

Akdağ'ın (Babadağ) kuzey yamaçları eteklerinde, Büyük Menderes'in kolu olan Aksu çayına kavuşan derelerle hafifçe yarılmış bir plato üzerinde yer alan Denizli, yeni bir kenttir. Asıl kent buradan 6-7 kilometre kadar kuzeydeki Laodikya (Laodicaea) idi. Selçuklular ve Bizanslılar arasındaki savaşlar sonucu yıkıma uğrayan ve özellikle suyolları bozulan Laodikeia zamanla terk edilmeye başlanmış ve yerleşme 11. yüzyıldan başlayarak bol su kaynaklarının bulunduğu Denizli, Ladik'e doğru yer değiştirmeye başlamıştır. Kent, 1702-1703'teki bir deprem sırasında büyük zarara uğramış ve daha sonra yeniden kurulmuştur. Ege kıyılarından iç kesimlere sokulan doğal bir yol üzerinde bulunan Denizli, özellikle 1950'li yıllarda karayollarının düzelmesinden sonra, bu konumunun ve çevresindeki tarım etkinliklerinin gelişmesi sonucu hızla kalabalıklaşmış ve 1950'de 22.000 olan nüfusu, aradan geçen 60 yıl içinde yaklaşık 25 kat artmıştır. Sanayisi, turizmi, ticareti ve hizmet sektörü çok gelişmiş olan Denizli, Türkiye'nin en kalkınmış kentlerinden biridir. Anadolu Kaplanları'nın başıdır. Dünya'da tekstilin en önemli başkentleri arasındadır. Ayrıca Serinhisar ilçesi de Türkiye'nin leblebi ve leblebi ürünleri ihtiyacının %85 civarını karşılamaktadır. Denizli, Türkiye'nin en büyük 10 ekonomisi arasındadır. Kent, havlu, bornoz ve ev tekstilinde ABD ve AB pazarında iyi bir prestije sahiptir. Havası ve doğası Ege Bölgesi'nin ortalamalarını yansıtır. Şehrin birkaç noktasında horoz heykeli bulunur. Dünyaca bilinen doğa harikası Pamukkale de şehrin simgelerinden biridir. Pamukkale, Unesco'nun dünya kültür mirası listesindedir. Karahayıt da uluslararası termal bir merkezdir. Ayrıca en yüksek dağı Honaz Dağı aynı zamanda Ege Bölgesi'nin en yüksek dağıdır (2532 m). Şehirde UNESCO'ya giren Hierapolis, Laodikeia, Tripolis vb. birçok antik kent bulunmaktadır.[6]

Tarihçe[değiştir | kaynağı değiştir]

Laodikeia' ya ait gravür,1847

Denizli şehri ilk defa, bugünkü şehrin 6 km kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında, Milattan önce 261 - 245 yılları arasında, Suriye Kralı ikinci Antiokhos tarafından kurulmuştur. II. Antiokhos kente karısı Laodikeia'nin adını vermiştir. Laodike'nin kenti anlamına gelen "Laodikeia" adını alan kent, M. S. 7. yüzyıldabüyük bir depremle yıkılınca, kent bugünkü Kaleiçi mevkiine taşınmıştır.  Türkler Denizli havalisini zapt ettikten sonra, kenti "Ladik" adıyla anmışlardır.[7]

Denizli adına, tarihi kaynaklarda başka başka isimler olarak rastlamaktayız. Selçuklu kayıtları ve Denizli mahkemesi şer‘iyye sicilleri Ladik ismini vermektedir. İbni Batuta'nın seyahatnamesinde Tunguzlu denilmektedir. Mesalikullebsar'da da Tunguzlu olarak kaydedilmiştir.

Timurlenk'in zafernamesini yazan, Şerafettin Zemdi Tenguzlug ve Tonguzlug gibi iki isimden bahsetmektedir. Tengiz kelimesi eski Türkçede Deniz demektir. Tunguzlu ise bugünkü imlasıyla Denizli demektir. Netice olarak Denizli adı, Tenguzlu ve Tunguzlu kelimelerinin zamanla ağızdan ağza, Denizli kelimesi haline gelmesinden bugünkü şeklini almıştır.Denizlili araştırmacı Mümtaz Başkaya, konu ile ilgili yazdığı kitabında, Denizli adının kökeninin Tengiz olduğunu ve bir boy adı olarak Orta Asya'dan Anadolu'ya geldiğini ileri sürmektedir. Ayrıca adı geçen bu kitabında Denizli adının kentte bulunan suların çokluğu ile ilgisinin bulunmadığını da çok gerçekçi biçimde açıklamıştır. Bu yer adının başka yerleşimlerin de adı olduğunu, Türkiye'de başka yerlerde de Denizli ve benzer türdeki adların olduğunu göstererek bu konuya gerçekçi bir açıklama getirmiş olmaktadır.

İlk fetihler[değiştir | kaynağı değiştir]

Seyir Tepesinden Pamukkale ilçesinin görünümü

Denizli ve havalisinde Türkler ilk defa 1070 yılında görüldüler. Afşin Bey bütün Anadolu'yu kastettikten sonra Laodikya'yı yağma ederek, Honaz'ı zaptetmiştir. 1071 yılından sonra Denizli ve çevresi Kutalmışoğlu Süleyman Şah'in mahiyetindeki beyler tarafından fethedilmiştir.

1097 yılında Bizans İmparatoru I. Aleksiosİoannis Dukas'ı Batı Anadolu'nun fethi için görevlendirdikten sonra bu yöre Bizanslılar'ın eline geçti. Bu sırada Türk kuvvetleri Orta Anadolu'da bulunuyordu. Bizanslıların elinde kısa bir süre kalan bu güzel beldemiz 1102 yılında yeniden Kılıçarslan tarafından zapt edilmiştir. Bu tarihten sonra Türk kuvvetleri Alp Arslan'ın komutasında Bizans topraklarına sürekli akınlar yapıyordu. 1119 yılında Bizanslılar, büyük bir ordu ile Denizli ve havalisine saldırdılar. Bu bölgede az sayıda Türk kuvveti bulunduran 'Alparslan' önderliğindeki Türkler, bu yöreyi terk etmek zorunda kalmıştır. Ertesi yıl tekrar gelen Bizanslılar Uluborlu taraflarına kadar istila ettiler. 1147 yılında İkinci Haçlı Seferi Fransız Kralı VII. Louis'in komutasında, Ege Bölgesi'nden güneye doğru hareket ederek, Denizli civarını işgal etmiştir. Buradan Antalya istikametine hareket eden Haçlı Ordusu'nun öncü birlikleri, Acıpayam Ovası'nı geçtikten sonra, ordunun ağırlıkları ve artçı birlikleri aynı yolu takip ederek, Kazıkbeli'nden geçmek için hareket etmişlerdi. Fakat orada yapılan çetin gerilla savaşlarında Haçlı Ordusu çok büyük kayıp vermiştir.

1177 yılında Bizans İmparatoru I. Manuil, Selçuklu topraklarına yeni bir sefer düzenleyerek Laodikya ve civarını yağma edip İstanbul'a dönmüştür. Ertesi yıl Türkler Laodikya'ya gelerek şehri zapt etmişlerdir. Manuil Komnenos 1176 yılında büyük bir ordu ile Laodikya ve Honaz civarını geri almışsa da Selçuklular'la yaptığı savaşta yenilmiştir. Bu savaşa Miryokefalon Savaşı adı verilmektedir ve Çivril- Gümüşsu (Homa) yakınlarında Düzbel geçidi ve çevresinde gerçekleşmiştir. II. Kılıçarslan bu savaştan sonra sınırlarını genişleterek Bizans topraklarına akınlar düzenlemiştir. Selçuklular, Atabey komutasında yapılan bu akınlardan büyük ganimetler elde ediyordu. Bizanslılar Atabey komutasındaki bu orduyu Sarayköy yakınlarında pusu kurarak mağlup ettiler. Bu savaşta Atabey hayatını kaybetti.

Bu tarihlerden sonra Denizli ilinin doğu kısımlarına Türkler yerleşmeye başladı. Böylece Türk akıncıları, Küçük Menderes Vadisi'ne kadar ilerleme fırsatını bulmuşlardır. 1190 yılında İkinci Haçlı Ordusu Laodikya'ya gelmiştir. Haçlı Ordusu Komutanı I. Friedrich, Bizanslılar tarafından sevinçle karşılanmıştır. Buraya yerleşmiş olan Türk boyları, çadırlarını bırakarak dağlara çekilmişler ve Haçlı ordusuna karşı ani baskınlar düzenlemişlerdir. Denizli ve havalisi, takriben 13. asrın ilk yıllarında Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 4 defa fethedilmiştir. Diğer bir rivayete göre, Laodikyalılar tarafından bir Türk kervanının soyulması üzerine, Selçuklu beylerinden Mehmet ve Servet beylerin komutasında bir Selçuklu ordusu, Laodikya ordusunu yenmiş ve haraç olarak bu bölgeyi antlaşma ile almıştır.

Diğer bir rivayet ise şudur: 12. yüzyıl sonlarında Bizanslıların Burdur'a kadar ilerlemeleri üzerine Konya Sultanı Osman ve Hüsamettin beyleri bu bölgeye göndermiştir. Osman Bey, Acıpayam Ovası'nı, Hüsamettin Bey de, Çal taraflarını zaptetmişlerdir. Denizli ve havalisinin Selçuklulara bağlı bir beylik halinde teşekkülü, Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, 1207 yılında olmuştur. 1209 yılında İznik'i başkent yapan I. Theodoros ile Selçuklular'ın arası açılmıştır. Gıyaseddin Keyhüsrev, Laskaris'ten, Aleksios'un tahtına iadesini isteyince, İznik Devleti ile Selçuklular, Denizli'nin batısında Alaşehir ile Antiokya arasında savaşa tutuştular. İlk seferde savaşı kazanan Türkler yağmaya dalınca hücuma gecen Rum askerleri, Gıyasettin Keyhüsrev'i öldürdü. Böylece savaşın sonunda galip gelen Bizanslılar, Batı Anadolu'ya bir süre hakim oldular. Selçuklular ile Bizanslılar arasında Denizli ve yöresi sınır olarak kaldı. Bugünkü Denizli şehri bu sıralarda kurulmaya başlamıştır.

İlk olarak Denizli Kalesi Abdullah oğlu Karasungur tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca bu devrede birçok cami, han ve çeşme de inşa edilmiştir. 13. yüzyıl başlarında Denizli ve havalisi yeni göçlerle ,"Uç Bölgesi" olarak önceden gelenlerle birlikte yoğun bir Türk topluluğu meydana getirdiler.

1257 yılında Denizli'ye gelen Bizans garnizonu, şehirdeki Türklerin çoğunluğu karsısında uzun sure kalamadı. Böylece 1259 yılında Denizli tekrar Türkmenlerin eline geçmiş oldu. Bu tarihlerde Denizli etrafında kümelenen Türkmenler, Hülagü Han'a müracaat ederek bu bölge için kumandan istediler. Bu konuda İlhanlı Hükümdarı Hülagü de bir ferman çıkararak Kulsak isimli bir zâtı bu bölgeye göndermiştir. Bölgenin merkezi "Asi Karaağaç" diye bilinen Acıpayam yöresidir.

Söylentiye göre, bu bölgede yaşayan Türkmenlerin manevi Türk Lideri "Yatağanbaba " olması muhtemeldir. 1261 yılında bu yöredeki Türkmenler, Selçuklular'a baş kaldırınca, Selçuklu Sultanı Ruknettin ile Moğollar anlaşarak Türkmenleri mağlup ettiler. Bu sırada birçok Türkmen Bizans sınırını geçerek yerleşmişlerdir. Konya'daki "Cimri İsyanı'nın" bastırılmasından sonra, II.Gıyaseddin Keyhüsrev kendisine yardım etmeyen, Karaağaç Bölgesi Komutanı Ali Bey'i öldürtmüştür. Bundan sonra Denizli, Germiyanoğulları'nın eline geçer. Bir süre sonra, Konya'ya karşı hareket yapılınca, Denizli havalisindeki Türkmenler, Karaman, Eşref ve Menteşe Türkmenleriyle birlikte isyan çıkardılar. Bunun üzerine, İlhanlı Sultanı Keyhakü, 31 Ağustos 1291 de Türklerin üzerine yürüdü. Böylece, İlhanlı hakimiyeti bu bölgede başlamış oldu.

Bu tarihlerde Germiyanlılar, Alsıroğlu'nun kumandasında, bugünkü Buldan olan Tripolis'i zaptettiler (1306). Böylece, Denizli'nin Türkleştirilmesi tamamlanmış oldu. 14. yüzyılın ilk yıllarında Denizli arazisinin düzlük kısımlarına İnançoğulları yerleşmişti. Kuzey doğusunda Germiyan Beyliği bulunuyordu. Sucaeddin Bey, bir ara bağımsızlık için hareket edince, öteden beri, Anadolu'da kuvvetli bir birliğin kurulmasını istemeyen İlhanlı Hükümdarı Timur Tas, 1327 yılında Denizli'ye geldi. Sucaettin Bey ona itaat etti. Denizli 1366'da bir deprem ile harap olduğu sırada şehir, Germiyan hakimiyetine geçmiştir.

1391 yılında Yıldırım Bayezit, Denizli'yi Osmanlı topraklarına katmıştır. 1402 yılında TimurAnkara Savaşı'nı kazandıktan sonra, Denizli'ye gelmiş, burada bir süre kaldıktan sonra, İzmir yöresini fethe gitmiştir. 1403 yılının ilk aylarında tekrar Denizli'ye dönerek çadır kurmuştur. Timur, bu bölgeyi Germiyanlılar'a bırakarak ayrılmıştır. 1411 yılında bir ara bu bölge Karamanoğulları'nın eline geçmişse de, 1429 yılında tekrar Osmanlılar'a bağlanmıştır.

Türkmen beylikleri[değiştir | kaynağı değiştir]

14. yüzyılın ilk yarısında Türkmenler parçalanmış bir halde bulunuyorlardı.

Pek çok yerde bunların izleri kalmıştır.

Germiyanoğulları Beyliği[değiştir | kaynağı değiştir]

Germiyanoğulları Beyliği, Uşak ve Denizli'yi içine almaktadır.[8]

Tavas Beyliği[değiştir | kaynağı değiştir]

Babadağ'ın güneyindeki araziyi, şimdiki Tavas ve Kale ilçelerinin sahalarını kaplamaktadır. Tavas çevresine Türklerin yerleşmesi MS 12. yüzyıllara rastlamaktadır. Kesin olmamakla birlikte 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra 1280-1290 yılları civarında Türklerin bölgeye geldikleri sanılmaktadır.Genellikle gelenlerin Türkmenler olduğu, Selçukluların zayıflayıp yıkılması ile 1300'lü yıllarda Tavas Beyliğinin kurulduğu ve o zamanki Tavas Beyliği'ni İlyas Bey'in yönettiği ve Mevlevi Tarikatı'na girdikleri belirtilmektedir.Tavas Beyliği Germiyan, Aydın, Hamit ve Menteşeoğulları Beyliği arasında tampon bir bölge olarak kurulmuştur. Denizli’nin Germiyan oğullarına geçişi ile Tavas Beyliği 1365 tarihinde Menteşe Beyliğine bağlanmıştır. Beylik önceleri Horasanlı köyünden sonra da Hırka köyünden yönetilmiştir.

Denizli şehri, Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra, yaşantısına sakin bir şekilde devam etmiştir. 1702 - 1703 yıllarında vuku bulunan depremlerde, 12.000 kişi ölmüş, o zamanki Kale civarında bulunan şehir oturulamayacak hale gelmiştir. Bundan sonra şehir daha yukarıya, şimdiki merkezine doğru çekilmiştir.

Ladik Beyliği (İnançoğulları) 1261-1368[değiştir | kaynağı değiştir]

Laodikya şehrinin sürekli harpler depremlerle yıkılması üzerine halk Laodikya'nın bağ ve bahçelerinin bulunduğu, bugünkü Denizli'ye gelip yerleşmişlerdir. Türkler Laodikya adını kısaltarak Ladik olarak kullanmıştır. Denizli'nin ilk yöneticilerinden biri Seyfettin Karasungur'dur. 30 yıllık valilik ve komutanlığı sırasında, Denizli Kalesi'ni, Akhan Kervansaray'ını, birçok çeşme, camii, han ve hamamlar yaptırmıştır. Karasungur'un, San Kuvvetlerine esir düşmesi üzerine, yerine Ladik ve Honaz emimi olarak Sahip Ataoğulları'ndan Tabettin Hasan Nasreddin Ali gönderilmiş. Bunların da Cimri İsyanı'nda öldürülmeleri üzerine, Ladik emirliğine Ali Bey gönderilmiştir. Böylece Sahip Ataoğulları'nın 1277 tarihine kadar Ladik ve Honaz emirliğinde kaldıkları anlaşılmaktadır. Bölge, Sahip Ataoğulları’ndan Ladik Germiyanogulları'na geçmiştir. Fakat halkın Germiyanogulları'ndan Ali Bey'i, Giyaseddin II. Keyhusrev'e şikayeti üzerine Ladik tekrar sahip Ataogulları'na geçmiştir.

Sahip Ata'nın vezirlikten azledilmesi üzerine (1288) Germiyanogulları Ladik'i tekrar ele geçirmiştir. Ali Sirkin kızının oğlu Bedrettin Murad'ı Ladik emirliğine tayin etmiştir. Mollaya sinirlenen Selçuklu Sultani Ladik'e kuvvetli bir ordu göndermiş ve burası tekrar geri alınmıştır. Bu tarihten sonra Sucaettin İnanç Ladik'te 50 yıla yakın beylik yapmış ve adaletli ve iyi idaresi sayesinde halk tarafından sevilmiştir.

Ölümünden sonra yerine gecen oğlu Murat Aslan Bey de memleketi iyi idare etmiş, zamanında Türkçe fatiha tefsiri yazılmış, 3 çeşit para basılmıştır. Bu paraların biri üzerinde Murat Bey'in adı geçmektedir. Murat Bey'in iktidara geçiş ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmiyor. Hatta Murat Bey'in mezarına bile rastlanmamıştır. Fakat Hastane yakınındaki Murat dede mezarı, halk tarafından Murat Bey'e addedilmekte ve ziyaret edilmektedir. Bugün Denizli'de Murat Dede adıyla bir mahalle bulunduğundan, bazı kaynaklara göre bu mezar Ladik Beyliği ile ilgi derecesi tespit edilemeyen ve Hisar Savası'nda ölen Murat Bey'e aittir.

Murat Aslan Bey'den sonra oğlu Issak Bey yerine geçmiş kendi adına para bastırmış fakat 1402'de Timur Anadolu'yu istila edince Denizli'nin idaresi Germiyanoglu Yakup Bey'e geri verilmiştir. Ankara Savası'ndan sonra bütün Anadolu'yu ele geçiren Timur, bir müddet sonra Kütahya ve Altıntaş'tan geçip, Ladik'e gelmiş mevsimin sonbahar olması sebebiyle karargahını Denizli'de kurarak askerlerini kışlaklara göndermiştir.

O vakitler Tonguzlu denen Denizli'de askerlerin hastalanması sebebiyle, Timur karargahını havası ve suyu daha iyi olan Karcı ve Hisar köyü sırtlarına çekmiş, Menteşeoglu Mehmet Bey ile İsfendiyer Bey Timur'u burada ziyaret ederek ona 1000 at hediye etmişlerdir. Timur bir süre Denizli'de kaldıktan sonra, Serinhisar yoluyla Denizli'den ayrılmıştır. Timur'un Denizli'deki kalış günlerinde Germiyanoğlu Yakup Bey kendisini ziyaret etmiş, Kütahya ve Denizli'nin idaresini üzerine almak için onu ikna etmiştir.

Konya Ladik Germiyanoğlu Süleyman Şah idaresinde iken, Osmanlı Devleti günden güne kuvvetlenip sınırlarını genişletiyorlardı. Süleyman Sah ergen Osmanlılar tarafından gelecek tehlikeyi sezerek, kendini emniyete almak için kızı Devlet hatunu, I. Murat'ın oğlu Şehzade Beyazıt'a vererek akrabalık kurmuştu (1381).

Kızına çeyiz olarak verdiği yerler arasında Ladik de vardı. Beyazıt Han Denizli'de hamam ve bahçe satın almıştır. Ladik Ankara Savası'na kadar (1402) Osmanlılar'da kalmış, savaştan sonra Germiyanoğullarının yeniden hakimiyetine giren Ladik, nihayet yerine geçecek kimsesi bulunmayan Germiyan Hükümdarı Yakup tarafından, II. Murat'a bir vasiyetname ve bütün Germeyen ülkesiyle birlikte verilmiştir (1428). Böylece Ladik kesin olarak Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştır.

Ünlü gezgin Evliya Çelebi Denizli'ye uğramış ve 300 yıl öncesinin Denizli'sini şöyle dile getirmiştir. "Şehrin çevresinde pek çok akarsular ve göller bulunduğu için bu isim verilm